Siber güvenlik dünyasında tehditler artık kurumların bütün iş yapma biçimini hedef alıyor. Palo Alto Networks’ün tehdit istihbaratı ekibi Unit 42, 2025 yılına damgasını vuran saldırı trendlerini, operasyonel etkileri ve kurumların savunma reflekslerini analiz eden Global Incident Response Report’u yayınladı.
Rapor, yüzlerce gerçek saldırı vakasından elde edilen verilerle şekilleniyor ve güvenlik ekipleri için net bir mesaj veriyor: “Veri ihlalleri çağından operasyonel kesinti çağına geçildi.”
Operasyonel Etki: Yeni Normal
Unit 42 uzmanlarının 2024 boyunca müdahale ettiği 500’den fazla olayın %86’sı, kurumların operasyonlarını doğrudan etkileyen sonuçlar doğurdu.
Saldırganlar artık yalnızca bilgi çalmayı değil, süreçleri aksatmayı, hizmetleri durdurmayı ve markaların itibarını zedelemeyi hedefliyor.
Finans, üretim, enerji ve kamu sektörleri bu anlamda en çok hedef alınan alanlar arasında.
Bu eğilim, klasik “veri sızıntısı” anlayışını geride bırakıyor. Kurumlar artık kesintisiz iş sürekliliğini koruyabilmek için tüm operasyonel süreçlerini de yeniden tasarlamak zorunda.
Saldırıların Yeni Yakıtı: Yapay Zeka ve Otomasyon
Raporun dikkat çekici bölümlerinden biri, saldırganların üretken yapay zekâyı nasıl araçsallaştırdığına ilişkin tespitler.
AI destekli kimlik avı kampanyaları, otomatik zararlı kod üretimi ve çoklu yüzey saldırıları artık rutin hale gelmiş durumda.
Saldırıların ortalama süresi kısalıyor, yayılma hızı artıyor ve tehdit aktörleri geleneksel savunma katmanlarını atlatmak için kendi otomasyon altyapılarını kuruyor.
Buna karşın, savunma tarafında AI destekli tehdit tespiti, davranış analizi ve olay müdahale otomasyonu kritik hale geliyor.
Yani yapay zekâ hem risk, hem de en güçlü savunma aracı.
İnsanın Zayıf Noktası: Sosyal Mühendislik
Unit 42’nin 2025 raporunda öne çıkan diğer başlık, “Social Engineering Edition” olarak adlandırılan özel analiz.
Bu bölüm, saldırıların hâlâ en zayıf halkasının insan olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Kimlik avı e-postaları, callback phishing ve sahte kimliklerle yürütülen “executive impersonation” saldırıları büyük oranda başarıyla sonuçlanıyor.
Rapor, sosyal mühendislik temelli olayların oranının önceki yıla göre %35 arttığını belirtiyor.
Yani en gelişmiş güvenlik altyapısı bile, eğitimsiz bir kullanıcının tek bir tıklamasıyla devre dışı kalabiliyor.
Saldırı Yüzeyleri Genişliyor, Savunma Katmanları Yetersiz Kalıyor
Olayların yaklaşık %70’i üç veya daha fazla yüzeyi kapsıyor: endpoint, ağ, kimlik ve bulut altyapısı.
Saldırganlar bu alanlar arasında hızla geçiş yaparak zincirleme etki yaratıyor.
Özellikle web tarayıcıları, kimlik hırsızlığı ve zararlı yönlendirmeler açısından zayıf bir halka olmaya devam ediyor.
Unit 42 araştırmacıları ayrıca AdaptixC2 gibi açık kaynaklı post-exploitation çerçevelerinin, saldırıların son aşamalarında aktif olarak kullanıldığını belirtiyor.
Bu araçlar, siber suçluların kurum içi ağlarda sessizce kalmasına, veri kaçırmasına ve komut çalıştırmasına olanak tanıyor.
Yeni Bir Tehdit Alanı: Yapay Zeka Tedarik Zinciri
Raporun en çarpıcı bulgularından biri de yapay zeka modellerine yönelik saldırı vektörleri.
Model Namespace Reuse adı verilen teknikle saldırganlar, terk edilmiş model isimlerini yeniden kaydederek içine zararlı kod yerleştirebiliyor.
Bu durum, özellikle üretken AI sistemleri kullanan kurumlar için görünmez bir risk yaratıyor; çünkü tehdit, kodda değil, modelin kimliğinde gizleniyor.
AI tedarik zincirinin henüz yeterince regüle edilmemiş olması, 2025 itibarıyla bu saldırı türünü “yeni nesil risk kategorisi”ne taşıyor.
Kurumlara Düşen Görev: Dayanıklı Bir Siber Mimari Kurmak
Raporun satır aralarında, modern kurumların atması gereken adımlar açık biçimde hissediliyor:
-
Tehdit istihbaratını operasyonel karar alma süreçlerine entegre etmek
-
Olay müdahale planlarını sadece yazılı bir prosedür olarak değil, düzenli tatbikatlarla yaşayan bir süreç haline getirmek
-
Çalışan farkındalığına yatırım yapmak, çünkü insan faktörü hâlâ en büyük değişken
-
AI sistemlerinde model kimliği doğrulama, sürüm kilitleme ve erişim denetimi gibi yeni nesil kontrolleri uygulamak
Kısacası, savunma artık koruma odaklılıktan bir adım daha ötesine giderek direnç (resilience) odaklı olmalı.
Kurumların kendilerini saldırılardan tamamen koruması mümkün olmasa da, etkileri minimuma indirmeleri ve hızlı toparlanmaları mümkün.
Müdahalenin Hızını Artırmak
Quasys olarak bu raporu bir tehdit panoraması şeklinde görmek yerine bir uyarı sinyali olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bugünün siber güvenlik başarısı, olayları engellemenin yanında; saldırı sonrası toparlanma hızını da belirliyor.
Olay müdahale kapasitesini güçlendirmek, güvenlik otomasyonunu genişletmek ve tehdit istihbaratını gerçek zamanlı karar süreçlerine entegre etmek artık bir zorunluluk. Unit 42’nin 2025 raporu, bu dönüşümün yönünü ve aciliyetini net biçimde ortaya koyuyor.
Kurumunuz için güvenli bir ekosistem kurmak ve günümüzün her geçen gün genişleyen siber tehdit yüzeyi karşısında dirençli durmak için Quasys danışmanlarına her zaman info@quasys.com.tr’den ulaşabilirsiniz.