Yapay zekâ, iş dünyasının ve teknolojinin her alanında dönüştürücü bir güç haline geldi. Bu dönüşüm siber güvenlik ekosisteminde yeni tehditlerin de kapısını aralıyor. Çok yakın gelecekte tek bir saldırganın, yapay zekâ destekli araçlarla aynı anda 20 farklı “zero-day” saldırısını dünya çapında sistemlere yöneltebilmesi mümkün olacak. Polimorfik kötü amaçlı yazılımlar, kendi kodlarını sürekli yeniden yazarak güvenlik kontrollerini atlatabilecek. Ve daha da önemlisi, hiçbir derin teknik bilgisi olmayan kullanıcılar bile özel olarak hazırlanmış yapay zekâ sistemleriyle tek bir tuşla yıkıcı saldırılar gerçekleştirebilecek.
Bu tabloya işaret eden en çarpıcı örneklerden biri, bugün itibarıyla HackerOne gibi kurumsal “bug bounty” platformlarında liderlik tablolarında üst sıralara çıkan XBOW adlı yapay zekâ sistemi. Şirketin verilerine göre XBOW, web güvenlik testlerinin %75’inde açıkları “otonom şekilde” bulabiliyor ve sömürebiliyor. Bu durum, yapay zekâ destekli saldırıların henüz tam anlamıyla gerçekleşmemiş olsa da ne kadar yakıcı bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Palo Alto Networks Chief Security Intelligence Officer’ı Wendi Whitmore, bu riskleri şöyle özetliyor:
“Ortamdaki dinamizm çok yüksek. Yapay zekâ, saldırganların zafiyetleri hızlı bir şekilde tespit etmesini ve bunları istismar etmesini kolaylaştırabilir. Bu nedenle güvenlik ekiplerinin daha proaktif ve çevik olması gerekiyor.”
Kodlamanın Yeni Boyutu: Vibe Coding’den Vibe Hacking’e
Generative AI, kodlama bariyerini büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Bugün herhangi bir kullanıcı ChatGPT veya benzeri modeller aracılığıyla Python script’i yazabiliyor. “Vibe coding” kavramı, aslında teknik bilgisi az olan kişilerin yapay zekâya ne yapmak istediğini söyleyerek işlevsel bir yazılım çıktısı almasını ifade ediyordu. Şimdi aynı mantık, saldırı amaçlı kod üretimine uyarlanıyor: “vibe hacking.”
Bu alanda öncü örnekler 2023’te ortaya çıktı. Özel olarak zararlı kod üretmek için geliştirilen WormGPT, Discord ve Telegram gruplarında hızla yayıldı. Keşfedilmesinin ardından geliştiricileri projeyi kapatsa da, çok geçmeden FraudGPT gibi ardılları sahneye çıktı. Ancak bu sistemlerin birçoğu, aslında popüler LLM’lerin (ör. ChatGPT) “jailbreak” edilmiş versiyonlarıydı.
Kötü niyetli aktörler için en kolay yol ise doğrudan kaynağa gitmek. ChatGPT, Gemini veya Claude gibi modeller, çevrimiçi toplulukların sürekli paylaştığı yöntemlerle kolayca manipüle edilebiliyor. Anthropic, Claude için bu tür güvenlik açıklarını keşfedenlere hata ödülleri bile veriyor.
Palo Alto Networks CEO’su Nikesh Arora, bu noktada çifte risk ve fırsata dikkat çekiyor:
“Yapay zekânın saniyeler içinde devasa miktarda veriyi işleme yeteneği, güvenlik ekiplerinin rutin analizlere takılıp kalmadan karmaşık sorunlara odaklanmasını sağlıyor. Ancak aynı hız ve ölçek, saldırganların da elinde ciddi bir tehdit haline gelebiliyor.”
Güvenlik Mekanizmalarının Aşılması: Tehlikeli Senaryolar
Yeni olmayan ancak giderek büyüyen bir tehlike: script kiddies. Yani düşük seviyeli bilgiye sahip saldırganlar, yapay zekâ sayesinde çok daha fazla etki yaratabiliyor. Asıl risk ise, hâlihazırda gelişmiş altyapısı ve operasyonel kapasitesi bulunan hacker gruplarının bu teknolojileri operasyonlarına entegre etmesi.
Deneyimli saldırganlar için yapay zekâ, oyunun kurallarını değiştirecek bir hız avantajı sunuyor. Günler sürecek zararlı kod geliştirme süreçleri artık dakikalar içinde tamamlanabiliyor. Üstelik bu sistemler, kendi zararlı yüklerini öğrenerek yeniden yazabiliyor. Böyle bir durumda, aynı anda çok sayıda farklı zero-day saldırısının gerçekleşmesi olası hale geliyor.
Çifte Gerçek: Tehdit ve Çözüm
Bugün geldiğimiz noktada, yapay zekânın kötüye kullanım riski inkâr edilemez boyutta. Ancak yapay zekâ aynı zamanda, güvenliğin de en güçlü müttefiki olabilir. Palo Alto Networks’ün vizyonu tam da burada devreye giriyor: saldırganların ölçeklenebilir tehditlerine karşı, ölçeklenebilir savunma mekanizmaları geliştirmek.
Whitmore’un da belirttiği gibi, mesele saldırıları tespit etmenin yanı sıra bu saldırılara saldırganla aynı hızda yanıt verebilmek. Bu nedenle Palo Alto Networks, yapay zekâyı tehdit istihbaratı, otomatik saldırı analizi ve gerçek zamanlı savunma sistemleriyle bütünleştiriyor.
Quasys olarak, Palo Alto Networks’ün yapay zekâ odaklı güvenlik stratejisini Türkiye’deki kurumlara aktarmak ve yerel uzmanlığımızla güçlendirmek bizim için kritik öneme sahip. Vibe hacking gibi yeni tehditler, klasik güvenlik çözümleriyle yönetilemeyecek kadar hızlı ve sofistike hale geliyor. Bu noktada çözüm, iyi tarafta kullanılan yapay zekâdır.